18 Şubat 2014 Salı

Diesel kol saatleri

Moda artık hepimizin gündelik hayatlarımızda çok sık kullandığımız bir kavram haline gelmiştir. Hangi amaçla olursa olsun dışarı çıktığımız vakit, uyumlu giyinmeye çalışıyor, insanlarda güzel bir izlenim bırakmaya önem veriyoruz. Bu vaziyette yalnızca birbirine renk itibariyle uyumlu kıyafet giymekle kalmıyor, bu kıyafetleri tamamlıyacak aksesuarların seçimine de önem veriyoruz. Bilhassa kol saatlerinin doğru seçimi sonrasında insanların üzerinde ne kadar pozitif tesir bıraktığımızı vurgulamamız gerekiyor. Bu yüzden sizlere önereceğim diesel kol saati ile ilgili birkaç küçük bilgiyi paylaşalım istiyorum.

Diesel kol saatleri genelde kadın, erkek ve unisex olmak üzere değişik kreasyonlarıyla müşterileriyle buluşmaktadır. Bilhassa binlerce değişik ürünüyle sportif tarzdan, klasik tarza hitap edebilen geniş ürün kolleksiyonuyla diesel kol saatleri , moda takipçilerinin alaka odağı olmuş vaziyette. Diesel markası, değişik kol saati özelliklerini, en üst kalite işçilikle birleştirip, her kesime hitap edebilen ücretleriyle sanki saat dünyasında kendine ayrı bir yer açmış, müşterilerin merakla izlediği bir markaya dönüşmüştür.

Binlerce farklı modeldeki diesel kol saatleri, kasa tipi,kasa rengi, kordonu, su geçirmezliği, kronometre özelliğinin olup olmayışı gibi tipik özelliklerle ,kol saati alıcılarına genişçe bir seçim yelpazesi sunmaktadır. Internetten tüm ürünlerin resimlerini ve özelliklerini yakından inceleyebilceğiniz gibi, garanti müddetini de soruşturmayı unutmayın. Çünkü kol saatlerinin zarar görme ihtimalide yüksek olduğu için , garanti kapsamı uzun bir dönem olan saatleri seçenek ediniz.

10 Şubat 2014 Pazartesi

Saatin tarihçesi ve önemi

1524’te Alman kilit ustası Peter Henlien, tarihte bilinen ilk kurmalı saati üretti. O vakte kadar mekanizmaları çalıştırmak için daimi yer değiştirilen ağırlıklar vardı. Kurmalı saatler, yayları gevşedikçe vakiti göstermemeye başlıyordu fakat onların sayesinde taşınabilir saatler üretilmeye başlandı.
1550’lerde piyasada Almanya ve Fransa imalatı saatler dolaşmaya başlamıştı. 1575’te İsveç ve İngiliz üreticiler ortaya çıktı. Saat, vakiti gösteren bir araç değil, yeni ortaya çıkmış bir modaydı daha. Çelikten yapılan iç mekanizmalar, bu senelerden sonra pirince dönüşmeye başladı. Yeniden de saat denince, istediği vakit duran, istediği gibi hata yapma hakkını kendinde gören zımbırtılar akla geliyordu. Buna karşın daha önceki sistemlere dönülmüyordu, parası olan herkes bir saat alıyor, saati olmayan komşular ayıplanıyordu. Yeniden de saati bir arzu nesnesi haline getiren bu teknolojik gelişmeler değil, 1600-1675 arasındaki şekilsel yeniliklerdi. Dedik ya saat hâlâ bir aksesuar olarak görülüyordu.
1600’den sonraki değişiklikler bu görüşü değiştirmedi. Teknikten çok görünüşü değiştirirseniz, başka bir deyişle tribüne oynarsanız böyle olur haliyle. Artık saatlere mücevher gözüyle bakılıyor, yatırım için saat alınıyordu. Kolay bir kutudan yuvarlak, silindir şekillere geçilmiş, altına üstüne değerli madenlerden şapkalar takılmıştı. Sonradan metal bölümlerin yerine kristal parçalar ilave etmişti, metal kalanların da Altın olmasına dikkat ediliyordu. Kristal kapaklar, kapağı kaldırmadan saati görmeyi de sağlıyordu fakat bu kadar parıltılı göründükten sonra kimin umurunda.